Teozofi renkli bir dünyadır. Teozoflar da masal kahramanı gibidirler.
Alexander Scriabin’in piyano sonatlarının, Wassily Kandinsky ve Piet Mondrian’ın “avant garde” resimlerinin ya da H.P Lovecraft’ın fantastik öykülerinin ardında onlar vardır. Bununla birlikte Hitler’in “okült ırkçılığının” ardından da karanlık birer korkuluk gibi karşımıza çıkabilirler…
Düşleri, düşünceleri, metafizik spekülasyonları ya da okült doktrinleri elbette tartışılabilir. Ama Batı Uygarlığının inanç ve kültür kodlarını anlamamızda bize zengin kaynak sunarlar.
Mavi Kalem Yayınları, teozofi klasiklerini dilimize kazandırmaya devam ediyor. Sıradaki konuk Charles Webster Leadbeater.
Leadbeater’ın melek mi yoksa şeytan mı olduğuna karar veremedim. Hayatı ve misyonuna dair bazı bilgileri aktarıp, yorumu sizlere bırakıyorum.
1847’de İngiltere, Stockport’ta doğuyor. Gençlik yıllarında onu ateşli bir Anglikan rahibi olarak görüyoruz. Bununla birlikte, dönemin ünlü medyumu William Eglinton’un spiritizma (ruh çağırma) celselerine de düzenli olarak katılıyor.
Ünlü teozofist Alfred Percy Sinnet’in Occult World kitabıyla birlikte “Blavatsky evreni” ya da teozofi dünyasını keşfediyor. Ve böylece, hayatı boyunca çalışıp, üzerinde kalem oynatacağı Karma, reenkarnasyon, ezoterik Hristiyanlık, Himalaya Üstatları, psişik yeteneklerin geliştirilmesi, düşünce formları, rüyalar ya da vejetaryenlik gibi konularla da tanışmış oluyor.
Leadbeater tipik bir otodidakt: Müzik, matematik, fizik, astronomi ve ornitolojiyle ilgileniyor. 1883 yılında Teozofi Derneği’ne girdikten sonra, Blavatsky’nin “veliaht prensesi” Annie Besant ile birlikte 60 kadar elementin atomik yapısı üstünde çalışmalar yapıyor. Neon elementinin bir izotopunu buluyorlar ve çalışma sonuçlarını 1908 yılında, The Theosophist dergisinde ilan ediyorlar. Aynı yıl Besant’la birlikte, bu çalışmalarının bir derlemesi olan Occult Chemistry (Okült Kimya) kitabını da yayınlıyorlar.
Yeri gelmişken: Teozofi Derneği’nin Hindistan’daki merkezi Adyar’da bulunduğu günlerde, 14 yaşında küçük bir çocuk, zekâ ve yetenekleriyle Leadbeater’ın oldukça ilgisini çeker. Daha sonra Annie Besant’ın evlat edineceği bu çocuğun adı Jiddu Krishnamurti’dir. Leadbeater’a göre Krishnamurti, beklenen Dünya Öğretmeni, Maitreya Buddha ya da mesihin ta kendisidir! Teozofi Derneği’nin kanatları altında, sözde gelecekteki bu spritüel misyonu için yetiştirilen Krishnamurti, ileriki yıllarda tüm bu Dünya Öğretmeni iddialarını reddetmiş; bağımsız bir düşünür olarak kişisel kariyerine devam etmiştir.
Leadbeater, 1915 yılında kadınların da kabul edildiği “co-masonic” bir locaya inisiye edildi. Bu döneme ait izlenimlerini Hidden Life In Freemasonry (Hürmasonluğun Saklı Hayatı) ve Glimpses Of Masonic History (Masonluk Tarihinden Enstantaneler) kitaplarında aktarmıştır.
Şimdi bu ünlü durugörü medyumu ve teozofist ile aranızdan çekiliyor ve iyi okumalar diliyorum.
Kubilayhan Yalçın
Yorum Yap